11. Bölüm, İbranılere mektup
12. Bölüm
Rab, sevdiklerini terbiye eder
İşte bizi çevreleyen bu denli büyük bir tanıklar kalabalığı
olduğuna göre, biz de her yükü ve bizi kolayca kuşatan günahı
üzerimizden sıyırıp atarak önümüze konan yarışı sabırla koşalım.
2Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa'ya dikelim. O,
kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme
katlandı ve Tanrı'nın tahtının sağında oturdu. 3Yorulup cesaretinizi
yitirmemek için günahkârların bunca karşı koymasına katlanmış
Olan'ı düşünün. 4Günaha karşı verdiğiniz mücadelede henüz kanınızı
akıtana dek dayanmak zorunda kalmış değilsiniz. 5Oğullara söylenir
gibi size verilen şu öğüdü de unuttunuz:
«Oğlum, Rab'bin terbiye edişini hafife alma,
Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.
6Çünkü O, sevdiğini terbiye eder,
oğulluğa kabul ettiği herkesi cezalandırır.»
7Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Tanrı size,
oğullarına davranır gibi davranıyor. Hangi oğul babası tarafından
terbiye edilmez? 8Herkesin gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar
değil, yasadışı evlatlarsınız. 9Kaldı ki, bizi terbiye eden dünyasal
babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O halde ruhlar Babasına
bağımlı olup yaşamamız çok daha önemli değil mi? 10Babalarımız bizi
kısa bir zaman için, uygun gördükleri gibi terbiye ettiler. Ama
Tanrı, kendisinin kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi
yararımıza terbiye ediyor. 11Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı
gelmez, acı gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra
esenlik veren doğruluğu üretir. 12-13Bunun için sarkık ellerinizi
kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız için düz yollar
yapın ki, kötürüm olan yoldan sapmasın, tersine şifa bulsun.
Tanrı'yı reddetmeyin
14Herkesle barış içinde yaşamak ve kutsal olmak için gayret edin.
Kutsallığa sahip olmadan kimse Rab'bi göremeyecek. 15Dikkat edin ki,
kimse Tanrı'nın lütfundan yoksun kalmasın. İçinizde, sizi rahatsız
edecek ve birçoklarını zehirleyecek acı bir kök filizlenmesin.
16Kimse cinsel ahlaksızlıkta bulunmasın, ya da ilk doğmuş olmanın
hakkını bir yemeğe karşılık satan Esav gibi Tanrı'ya saygısızlıketmesin. 17Biliyorsunuz, Esav daha sonra kutsanma hakkını miras
almak istediyse de geri çevrildi. Kutsanmak için gözyaşlarıyla
yalvardığı halde, vermiş olduğu kararın sonucunu değiştiremedi.
18-19Sizler, dokunulabilen ve alev alev yanan dağa, karanlığa, koyu
karanlık ve kasırgaya, gürleyen çağrı borusuna ve Tanrısal sözleri
ileten sese yaklaşmış değilsiniz. O sesi işitenler, kendilerine bir
sözcük daha söylenmesin diye yalvardılar. 20«Eğer dağa bir hayvan
bile dokunsa taşlanacaktır» buyruğuna dayanamadılar. 21Görüntü öyle
korkunçtu ki Musa, «Çok korkuyor ve titriyorum» demişti. 22-24Oysa
sizler Siyon dağına, yaşayan Tanrı'nın kenti olan göksel Kudüs'e,
bir bayram şenliği içinde onbinlerce meleğe, adları göklerde
yazılmış ilk doğanların topluluğuna yaklaştınız. Herkesin yargıcı
olan Tanrı'ya, yetkinliğe erdirilmiş doğru kişilerin ruhlarına,
yeni antlaşmanın aracısı olan İsa'ya ve Habil'in kanından daha
üstün bir anlam ifade eden serpmelik kana yaklaştınız.
25Bunları söyleyeni reddetmemeye dikkat edin. Çünkü onlar
yeryüzünde kendilerini uyaranı reddettiklerinde nasıl
kurtulamadılarsa, göklerden bizi uyarandan yüz çevirirsek, bizim
kurtulamayacağımız daha da kesindir. 26O zaman O'nun sesi yeri
sarsmıştı. Ama şimdi, «Bir kez daha, yalnız yeri değil, göğü de
sarsacağım» diye söz vermiştir. 27«Bir kez daha» sözü, sarsılabilen,
yani yaratılmış olan şeylerin ortadan kaldırılacağını ve böylelikle
sarsılamayanların kalacağını anlatıyor. 28Böylece sarsılmaz bir
egemenliğe kavuştuğumuza göre, minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı'yı
hoşnut edecek şekilde saygı ve korkuyla tapınalım. 29Çünkü Tanrımız
yakıp tüketen bir ateştir.
13. Bölüm, İbranılere mektup