7. Bölüm, İbranılere mektup
8. Bölüm
1-2Söylediklerimizin özü şudur: göklerde, yüce Olan'ın tahtının
sağında oturan, kutsal yerde, insanın değil, Rab'bin kurduğu asıl
tapınma çadırında görev yapan böyle bir başkâhinimiz vardır. 3Her
başkâhin adaklar ve kurbanlar sunmak için atanır. Bu nedenle bizim
başkâhinimizin de sunacak bir şeyi olması gerekir. 4Eğer kendisi
yeryüzünde olsaydı, Kutsal Yasa uyarınca adakları sunanlar
bulunduğu için, kendisi kâhin olmazdı. 5Onlar göktekilerin örneği ve
gölgesi olan bir tapınakta hizmet ediyorlar. Nitekim Musa, tapınma
çadırını kurmak üzereyken Tanrı tarafından şöyle uyarıldı: «Her
şeyi, dağda sana gösterilen örneğe uygun olarak yapmaya dikkat et.»
6Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir
antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir göreve de sahip
olmuştur.
7Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek
duyulmazdı. 8Oysa halkını kusurlu bulan Tanrı şöyle diyor:
«`İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla
yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor'
diyor Rab.
9`Bu, atalarını Mısır diyarından çıkarmak için
onların elinden tuttuğum gün
kendileriyle yaptığım antlaşma gibi olmayacak.
Çünkü onlar antlaşmama bağlı kalmadılar,
ben de onlardan yüz çevirdim'
diyor Rab.
10`O günlerden sonra' diyor Rab,
`İsrail halkıyla yapacağım antlaşma şudur:
yasalarımı onların zihnine işleyeceğim,
yüreklerine yazacağım.
Ben onların Tanrısı olacağım,
onlar da benim halkım olacaklar.
11Hiç kimse kendi yurttaşına,
kendi kardeşine,
Rab'bi tanıyın diye akıl öğretmeyecek.
Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar,
onların hepsi beni tanıyacak.
12Kötülüklerini bağışlayacağım,
günahlarını artık anmayacağım.'»
13Tanrı, «yeni bir antlaşma» demekle ilkini eskimiş saymıştır.
Eskiyen ve köhneleşen, çok geçmeden yok olur.
9. Bölüm, İbranılere mektup